ADD Samsun Şubesi ve Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası Samsun Şubesi düzenledikleri ortak etkinlikle 3 Mart 1924 kabul edilen Devrim Yasalarının kabulünün 98. Yıldönümünü kutladı.
Samsun Onur Anıtı önünde bir araya gelen ADD Samsun Şubesi ve Eğitim İş Samsun Şube Yöneticileri ve üyeleri saygı duruşu ve İstiklal Marşının okunmasının ardından basın açıklaması yaptılar.
ADD Samsun Şube Başkanı Dr. Işık Özkefeli yaptığı açıklamada;
3 Mart 1924, Cumhuriyet tarihimizin en önemli dönüm noktalarından biridir. Bu tarihte yasalaşan üç önemli kanun çağdaş, demokratik, laik ve hukukun üstünlüğüne dayalı devlet yapısının temelini oluşturmuştur.
3 Mart 1924’ te çıkarılan Devrim Yasalarıyla çağdaşlaşma yolunda büyük bir adım atılarak siyasetle din arasındaki ilişki tamamen ortadan kaldırılmış, “Toplumun ümmet olmaktan millet olmaya dönüşümü”için harekete geçilmiş, “Ulus Devlet”olmanın temeli oluşturulmuştur.
Devrim Yasaları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin, Laik, Demokratik düzenin temelidir.
“Hilafetin Kaldırılması, Şer’iye ve Evkaf Vekâletinin Kaldırılması, Eğitim ve Öğretim Birliği Yasaları” çağdaş toplumun, bilimsel ve laik eğitimin şartıdır. Bu yasaların kabulü çağdışı kalmış bir devlet sisteminin yıkılışıdır. Böylece, toplumu ve devleti din kuralları yerine, gelişen ve sürekli değişen ihtiyaçlar doğrultusunda, insan aklının bulduğu kurallara göre yönetmek esası benimsenmiştir.
Cumhuriyet, dinsel “sultan-halife egemenliği” yerine “milli egemenliği” esas alan rejimdir. “Kendini Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” olarak gören sultanların ve halifelerin yeri bu sistemde yoktur.
Bugün; Hilafet özlemiyle yanıp tutuşanların karşısında Cumhuriyete ve Devrim Yasalarına sahip çıkmak ya da çıkmamak; geleceğimizi belirleyecektir. Yol ayrımına gelinmiştir. Görev Türk Milletinindir!
Atatürk, Cumhuriyeti ilan etmeden önce saltanatı, cumhuriyeti ilan ettikten sonra da halifeliği kaldırmıştır.Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kurmuştur. Bugünkü siyasal İslamcı iktidarın Diyanet İşleri Başkanı, uygulamaları ve beyanlarıyla Atatürk düşmanlığını, Devrim Yasalarına karşıtlığını gizlememektedir. Milli günlerdeki hutbelerden Atatürk’ü çıkarmış, Ayasofya’nın ibadete açılışı sırasında Atatürk’e hakaret etmiş, açıklamalarına hurafelere yer vermiştir. Diyanet İşleri Başkanlığı bir Cumhuriyet Kurumu olmaktan artık çok uzaktır.
Halifeliğin kaldırılması devletin laikleştirilmesi için yapılmış bir devrimdir. Bugün din, açık açık siyasetin odağı haline getirilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin Devrim Yasaları ile kazandığı “Ulus Devlet” ve “Laik Cumhuriyet”nitelikleri yok edilmek istenmektedir. Yapılanlar son derece tehlikelidir.
Ulusal kimliklerini yitirmiş toplumlar sömürge olmaya mahkûmdur!Laiklik, demokrasinin güvencesidir!
Öğrenim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) yasasıyla Türk Milleti’nin ortak bir eğitim potasından geçirilerek, aynı ulusal değerleri sahiplenmesi, yurttaşlık bilincinin yerleştirilmesi süreci başlatılmıştır. 98 yıl sonra eğitimimizin geldiği nokta ne ulusal ne de laiktir! Dinselleştirilmiş bir eğitim, toplumu ayrıştırmanın en önemli unsurudur.
Devlet kurumlarının cemaatlerce doldurulduğu, tarikatların baş tacı edildiği, aklın, bilimin dışlandığı bir dönemi yaşamaktayız. Devrim Yasaları Anayasamızın 174. Maddesi ile korunuyor olmasına rağmen Öğrenim Birliği Yasası bugün fiilen uygulanmamaktadır. DevrimYasalarına açıkça aykırı olan “Dindar ve kindar nesil yetiştireceğiz” söylemi, ülkemizde laik rejimin ve dolayısıyla laik eğitim ve çağdaş kamusal düzenin yıkımıdır.
Bilimin, aklın sahibi ve koruyucusu olması gereken üniversiteler medreseleştirilmiştir. Sadece ezberleyen, düşünemeyen, bilim üretemeyen, eleştiremeyen, hakkını aramayı bilmeyen, her söylenene inanan, sorgulamayan, tüketen bir nesil yaratılmıştır. Bugün demokratik ve Özerk bir Üniversite istemi ile haklı olarak direnen, atamayla değil, seçimle gelecek bir rektör isteyen öğrencilerimize ve akademisyenlerimize maalesef terörist yaftası yapıştırılmıştır.
Devrim Kanunları, Cumhuriyet’in saygın, yetkin, üretken yurttaşlarını yetiştirmeyi hedeflemektedir. Amaç; aydınlanma, kadın-erkek eşitliği, aklın ve bilimin egemenliği, bağımsızlık, özgürlük ve onurlu yaşam ve bireylerdir. Bugün, yaşadığımız siyasal, sosyal, kültürel pek çok sorunun kaynağında 3 Mart Devrim yasalarının yeteri kadar anlatılamaması ve unutulmasının rolü büyüktür.
Bugünün Türkiye’sin de; aklın öncülüğünü ve bilimi öteleyen politikalarla, yalnız, Devrim Yasaları değil; Devrimin her aşaması örselendi. Türk Devrimi’ne yönelik saldırılar, 20 yıllık siyasal İslamcı iktidar döneminde zirve yapmıştır. Rejim ve yönetim sistemi hukuksuz bir şekilde değiştirilmiştir.
Sicili Laiklik, demokrasi, Cumhuriyet ve Atatürk adına hiç parlak olmayan iktidar partisi tarafından yıllardır dillendirilen ‘’Türksüz ve Atatürksüz Anayasa’’, “Yeni Anayasa”, “Kurucu Anayasa” söylemlerini sıradan bir gündem değiştirme olarak yorumlamak son derece yanlıştır.Aslında Anayasa değişikliği söylemlerinin esas nedeni 3 Mart Devrim yasalarıdır. Değiştirilemez teklif bile edilemez anayasa maddelerine yapılmak istenen yıkımdır.
Eğitim iş Samsun Şube Başkanı Volkan Erken yaptığı açıklamada şunları söyledi:
Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan Cumhuriyet’in en önemli devrimlerinden biri, 3 Mart 1924’te gerçekleştirilmiştir. Bu tarihte Halifelik, Şeriye ve Evkaf Vekâleti ile Erkân-ı Harbiye Vekâleti kaldırılmış, Osmanlı hanedanı mensupları yurtdışına çıkartılmış ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu (Öğretim Birliği Yasası) kabul edilmiştir. Söz konusu devrim yasaları ile Türkiye Cumhuriyeti’nin ulusal, laik ve bilimsel temellere dayanan çağdaş bir devlet olarak yapılanması sağlanmıştır.
“Laiklik, yalnız din ve dünya işlerinin ayrılması demek değildir. Tüm yurttaşların vicdan, ibadet ve din özgürlüğü de demektir” diyen Mustafa Kemal Atatürk’ün en önemli devrimlerindin birisi laikliktir.
İnsanların inançlarına saygı gösterilmesi gerektiğini savunan Eğitim-İş, Atatürk’ün söz konusu tanımını benimsemiştir ve devlet yönetiminde inançların öne çıkmasına karşıdır. Laik düzlemde inançlar, eğitim, hukuk, bilim ve ekonomiye etki etmemelidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumları ve kuralları, dine, etnisiteye göre değil, laiklik ilkesine göre şekillenmiştir ve bu yapı korunmalıdır.
Ancak bugün gerici düzenleme ve uygulamalarıyla laik eğitime darbe vuran siyasi iktidar, “dindar ve kindar nesil” yetiştirme hedefine uygun olarak dini eğitimi yaygınlaştırmaya hızla devam etmektedir.
Akılcı ve bilimsel düşünen, geniş bir dünya görüşüne sahip, insan haklarına saygılı, kişiliği gelişmiş, topluma karşı sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve üretken bireyler yetiştirmek; Türk Milli Eğitimi’nin temel amaçları arasında yer almaktadır. Ancak siyasi iktidarınhedefi, öğrencileri cemaatlerin ve tarikatların kucağına iterek çağdaş, bilimsel, akılcı, laik eğitim sistemini ortadan kaldırmaktır. Anayasadan, aralarında Tevhid-i Tedrisat Yasası’nın da bulunduğu “Devrim Kanunları”nı kaldırmayı amaçlayan iktidar, karma eğitime son verme amacını gerçekleştirmek için adım adım ilerlemektedir.
Karma eğitime son verilmesi durumunda, Atatürk’ün liderliğinde kurulan cumhuriyetin en önemli kazanımlarından olan ve milli eğitimde birliği esas alan Tevhid-i Tedrisat ortadan kaldırılacak ve tekrar çok başlı eğitim sistemine dönülecektir.
Eğitim-İş, tüzüğümüzde de belirtildiği üzere, Atatürk ilke ve devrimleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin laiklik ilkesi üzerinde yükseldiğinin bilinciyle, laiklik ilkesinin korunmasına büyük önem verir. Kişilerin inanç ve vicdan özgürlüklerini savunurken, dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanmalarını ya da baskı altına alınmalarını da kabul edilemez bulur. Bu nedenle de ülkede yaşayan herkesin çağdaş, bilimsel, laik, demokratik, eşit, parasız ve nitelikli eğitim hakkı olduğunu savunur ve bu hakkın yaşama geçirilmesi için mücadele eder.
Bu amaçla, iktidarın bilimsel, laik, ulusal ve demokratik eğitimi tasfiye etme girişimlerine karşı Eğitim-İş üyesi öğretmenler; 3 Devrim Yasası’nın Kabulünün 98. Yıldönümü olan 3 Mart 2022 tarihinde, Eğitim-İş tarafından hazırlanan ders planı dahilinde ülke genelinde örgütlü olduğumuz tüm okullarda ilk ders saatinde “Laiklik” konusunu anlatacaklardır.
Eğitim-İş olarak, öğretim birliğine son vererek, medrese-mektep ikilemini günümüze taşımak isteyen bu anlayışa karşı, Atatürk ilke ve devrimlerine, Cumhuriyetimizin kazanımlarına, ülke bütünlüğüne, laik, bilimsel, demokratik, eşitlikçi ve parasız eğitime sahip çıkmaya devam edeceğiz; bu kararlılıktan asla vazgeçmeyeceğiz.



Samsun’da Kaçak Ürün Operasyonu: Elektronik Sigara ve Gıda Takviyesi Ele Geçirildi
Samsun’da Uyuşturucu Operasyonu: 4 Şüpheliye Adli İşlem
Samsun Pirelendi
Havza Sanayi Ve Kaplıcalarla Dirilişe Geçecek
Atakumlu Seyhan Karaoğlan’ı İstiyor
Markus Gisdol’dan Adana Demirspor Açıklaması