Pendik Kurtköy Escortgrandpashabetson dakika haberlerkayseri escortdeneme bonusu veren sitelerultrabet güncel girişultrabettimebet güncel giriştimebetromabetromabetromabettipobetportobetcasibomdeneme bonusu veren sitelerhttps://www.newstrendline.com/casibom girişcasibom güncel girişholiganbetholiganbetcasibomhttps://vheshop.com/casibombetwooncasibomsahabetbetpark girişmavibet girişsekabet girişnakitbahiszbahisbahiscombetturkeysheratonbetkalebetcasibomaresbetgrandpashabetbetcioextrabetimajbetmavibetnakitbahisfunbahisdede demo oynamisty casinomarsbahisYeni Deneme Bonusu Siteleri 2025grandpashabetdeneme bonusu veren sitelergrandpashabetgrandpashabetvaycasinograndpashabetvaycasinonakitbahisGrandpashabetHoliganbetbetgarantiperabetsekabetholiganbet girişcasibombetgarantimariobetsekabet girişcasibombetcio girişvaycasinobetcio giriştaraftarium24mavibetultraslotbetwoongrandpashabetcasibomcasibom girişdeneme bonusu veren sitelergrandpashabetdeneme bonusu veren sitelerholiganbetbahsegeldeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusu veren sitelerdeneme bonusudeneme bonususeo ajansıtürk ifşaHoliganbet girişHoliganbet girişpusulabet1xbetvbetvaycasino girişvaycasino güncel girişrestbetmarsbahisklasbahisdeneme bonusudeneme bonususdsdgrandpashabetsahabet girişholiganbet güncel girişotobet1xbetgrandpashabetcasibom

Haber Aramızda | Samsun Haberleri

Uğur Mumcu Katledilişinin 30. Yıldönümünde Samsun’da Anıldı

Uğur Mumcu Katledilişinin 30. Yıldönümünde Samsun’da Anıldı
16 views
25 Ocak 2023 - 18:06

24 Ocak 1993 günü Ankara’da aracına konulan bombanın patlaması sonucu katledilen araştırmacı gazeteci-Yazar Uğur Mumcu ölümünün 30. Yıldönümünde Samsun’da düzenlenen törenle anıldı.

 

Uğur Mumcu öldürülmesinin 30. Yıl dönümünde Samsun İlkadım İlçesi’nde adına yapılan parkta anıldı. Anma törenine CHP Samsun İl Başkanı Fatih Türker, CHP İlkadım İlçe Başkanı Metin Telatar, CHP Atakum İlçe Başkanı Turgay Özçelik, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Nazan Güneysu, CHP İlkadım Kadın Kolları başkanı Suna Gül Ceylan, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Başkanı Onur Gündüz, Eğitim İş Şube Başkanı Volkan Erken, Disk Emekli Sen Şube Başkanı, Devrimci 78’liler, KESK Şubeler Platformu, Samsun Çevre Platformu, Samsun Eğitim Derneği, Samsun Sanat Tiyatrosu, Samsun Tabip Odası, Samsun Yerel Tarih Grubu, Ticaretliler Derneği, Türk Kadınlar Birliği, TMMOB, Trabzon Düşünce ve Kültür Platformu, Yeni Kuşak Köy Enstitülüleri  Derneği,29 Ekim Kadınlar Derneği adına temsilciler katıldı.

 

Anma töreninde Uğur Mumcu’nun ‘Vurulduk Ey Halkım’ adlı şiirini Samsun Sanat Tiyatrosu Genel Yayın Yönetmeni Yaşar Gündem seslendirdi. Sanatçı Cihangir Dülger Uğurlar Olsun adlı eseri sazı ile seslendirdi. Katılımcı dernek, siyasi partiler, odalar ve sendikalar adına ADD Samsun Şube Başkanı Dr. Işık Özkefeli açıklama yaptı.

 

Başkan Özkefeli konuşmasında;

Bir Adalet ve Demokrasi Haftası’nda daha Emperyal güçler ve hain işbirlikçilerinin alçak cinayetlerle aramızdan aldığı devrim şehitlerimizi anmak için bir araya geldik. Hatıraları ve Mücadeleleri önünde Saygıyla eğiliyoruz.

 

31 Ocak 1990 Muammer Aksoy, 24 Ocak 1993 Uğur Mumcu, 19 Ocak 2007 Hrank Dink, 24 Ocak 2001 Gaffar Okkan bu tarihler birçoğumuzun hala hafızalarında…

 

24 Ocak 1993 karlı bir Ankara sabahı, araştırmacı gazeteciliğin öncüsü, Atatürk Devrim ve İlkeleri’nin ödünsüz savunucusu, Gazeteci-Yazar Uğur Mumcu; aracına konulan bombanın patlaması sonucu, haince-sinsice katledildi.

 

31 Ocak 1990’da yine hainler iş başındaydı. Atatürkçü, ulusalcı, demokrat ve devrimci, hocaların hocası, Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Kurucu Genel Başkanı Prof. Dr. Muammer Aksoy, evine girecekken apartmanın içinde vücuduna yönelen kurşunlarla şehit edildi. Muammer Aksoy cinayeti, 1980 faşist darbesi sonrası aydın katliamlarının ilk halkasıydı. Atatürkçü Düşünce Deneği kurulalı daha sekiz ay olmuştu.

 

31 Ocak 1990 akşam saatlerinde evinin önünde iki kahpe kurşunla katledilen Kurucu Genel Başkanımız Prof. Dr. Muammer Aksoy‘un ve 24 Ocak 1993 sabahı otomobiline tuzaklanan bomba ile paramparça edilen Kalpaksız Kuvvacımız Uğur Mumcu‘nun yok edilmeleri, emperyalizmin ilk halka seri siyasi cinayetler tuzağının ikinci halkasının başat kilometre taşlarıdır.

 

İlk halka seri cinayetlerle; demokrasiyi katledip özgürlükçü 1961 Anayasası yerine getirdiği yasakçı 1982 Anayasası ve antidemokratik darbe yasaları ile örgütlü toplumu, özerk üniversiteyi, özgür kültür ve sanat iklimini dinamitleyen, ABD’nin “Bizim oğlanlar yaptı” dediği 12 Eylül 1980 Faşist Darbesi‘ne zemin oluşturulmuş, toplumsal meşruiyet sağlanmıştır. İkinci halka ile de ülkemiz 2000’li yılların Emperyal güdümlü Siyasal İslam çıkmazına sokulmuştur.

 

Sistematik bir şekilde sürdürülen aydın kıyımı; aslında bir “meydanı boşaltma” operasyonuydu ve gelecekte yani bugün ülkemizde sahnelenecek oyunların da habercisiydi.

 

Şahsım hükümetinin tek başına yönettiği, TBMM’nin itibarsızlaştırıldığı, hesap sorulamayan, sorgulanamayan, hukukun üstünlüğünün Sarayın üstünlüğüne bırakıldığı, Laik Cumhuriyetimizde ibadethanelerimizden ‘’Dil kesmek’’ gibi hükümlerin verildiği, halkın haber alma hakkı için kalemini satmayan gazetecilerin gece vakti apar topar evlerinden alınıp hukuksuzca tutuklandığı bu günlerin iktidarı için engeller, bu cinayetlerle kaldırıldı…

 

Bu nedenle her yıl düzenlenen 24 – 31 Ocak Adalet ve Demokrasi Haftası’nda çeşitli etkinliklerle andığımız aziz şehitlerimizin kanlarını yerde bırakmama kararlılığımızı yinelerken hem bu Emperyal tuzakların perde arkasını halkımıza gösterme çabamızı sürdürüyor, hem nedenlerini ve sonuçlarını irdeliyor, hem de Laik Cumhuriyetimizi ilelebet payidar kılma yolunda dersler çıkarıyoruz.

 

Muammer Aksoy, Cumhuriyetimiz ‘in kuruluş felsefesinden koparak Laik Hukuk Devleti olma niteliğini yitirip karanlık bir geleceğe sürüklenmesi tehlikesinin farkında olan 49 Cumhuriyet Aydını yol arkadaşıyla 19 Mayıs 1989 tarihinde Atatürkçü Düşünce Derneği‘ni kurdu. Derneğimizin kuruluş bildirgesi, Kurucu Genel Başkanımızın çalışma ve demeçleri emperyalistleri çok rahatsız etti ve Muammer Aksoy 8 ay sonra katledildi.

 

Hâlâ aydınlatıl(a)mamış olan bu cinayetin Ulusumuzu derinden yaraladığı ne kadar gerçekse, Laik Cumhuriyet düşmanlarını, çok uluslu petrol tekellerini, 1961 Anayasası karşıtlarını, kadın haklarını ayaklar altına alanları, aklın özgürleşmesinden, özgür bireyden ve Uluslaşma bilincinden korkan Karşı Devrimcileri, emek, gençlik ve öğretmen örgütlenmeleri başta örgütlü toplumu tehdit olarak görenleri, üniversite özerkliğini hazmedemeyenleri ve Türkiye’yi Kemalizm’in “Yurtta Sulh Cihanda Sulh” rotasından saptırıp Yeni Osmanlıcılık ham hayali ile Orta Doğu bataklığına sokmak isteyenleri çok sevindirdiği de bir o kadar gerçektir.

 

31 Ocak 1990 akşamı başlayan bu ikinci halka Emperyal tertipler, üzerine kararlılıkla gidilmediği için sürdü. Kurucumuz Doç. Dr. Bahriye Üçok, Çetin Emeç, Turan Dursun, Musa Anter cinayetlerinin ardından 24 Ocak 1993 Uğur Mumcu suikastı ile yeni bir boyut kazandı.

 

Uğur Mumcu’nun katli her kesimden halkımızda büyük infial yarattı. Devletin bütün kademeleri failleri ve azmettiricilerini bulmaya söz verdiler, ama çözüm için atılan her adım engellendi, duvardaki o tuğla bir türlü çekil(e)medi.

 

Uğur Mumcu da Muammer Aksoy gibi Emperyal güçleri ve uşaklarını öylesine ürkütmüş, o kadar çok hain odağın ipliğini pazara çıkarmıştı ki, O’nu bu odakların her biri öldür(t)müş, hatta cinayeti birlikte işle(t)miş bile olabilirlerdi. Örneğin; bölücü terör örgütü PKK gibi, Abdi İpekçi’yi öldürüp Papa’yı vurduranlar gibi, silah ve uyuşturucu kaçakçıları, kamu ihale vurguncuları, Kemalizm karşıtları gibi, 12 Eylül faşizminin kucağında hayat bulan teokratik devlet özlemcileri, tekerlerine çomak soktuğu yabancı gizli istihbarat servisleri gibi…

 

“Atatürk laikliği; yalnız uygarlığın, demokrasinin ve özgürlüğün değil, aynı zamanda iç barışın ve ulusal birliğin de yolu ve güvencesidir. Laikliğe karşı propagandaya, şeriat propagandasına müsaade etmek, Türkiye’nin geleceğinin yok edilmesini ve Türkiye Cumhuriyeti’nin intihar etmesini benimsemektir.” diyen Muammer Aksoy da, “Ben Atatürkçüyüm. Ben cumhuriyetçiyim. Ben lâikim. Ben antiemperyalistim. Ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım. Ben insan hakları savunucusuyum. Ben terörün karşısındayım. Ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin, araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın beni. Her parçamdan benim gibiler, beni aşacaklar doğacaktır.” diyen öğrencisi, düşün yoldaşı Uğur Mumcu da cesur Kemalistler, kararlı Devrimciler, ödünsüz Cumhuriyetçiler ve son derecede saygın, sözlerine sonuna kadar güvenilen Toplum Önderleri oldukları için hedef seçildiler.

 

İkinci halka siyasi cinayetler Uğur Mumcu’dan sonra da devam etti. Eşref Bitlis, Genel Başkan Yardımcımız Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı, üyemiz Necip Hablemitoğlu ve yine bir 24 Ocak günü Diyarbakır halkının sevgilisi Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan aynı karanlık güçlerce katledildiler.

 

Emperyalizm ve işbirlikçileri bu seri siyasi cinayetlerle eşzamanlı olarak istihbarat kurumları eliyle bir başka yapıyı da örgütlediler. Önce “Cemaat” söylemleri ve “Hocaefendi” güzellemeleriyle el üstünde tutulan, ardından “Hizmet Hareketi” kılıfıyla semirtilerek “ne istedilerse verilen”, amacı emperyalizmin 100 yıllık hedefi doğrultusunda Türkiye Cumhuriyeti’ni Din Devletine dönüştürmek olan, neden sonra FETÖ diye anılıp PDY (Paralel Devlet Yapılanması) adıyla tanımlanan bu hain örgüt, ortak olduğu muktedirin sağladığı olanaklarla devlette kadrolaştı.

 

Mülki idare, yargı ve emniyeti neredeyse ele geçirdi. Ergenekon, Balyoz ve diğer kumpas davaları ile mıntıka temizliği yapıp adamlarının önünü açtı. Nihayet orduya yerleştirdiği müritleriyle 15 Temmuz 2016 günü darbeye kalkıştı. Bastırıldıktan sonra birilerinin “Allah’ın lütfu” saydığı bu hain kalkışmanın Anayasal düzene sadık Kemalist subaylar, namuslu emniyet mensupları ve milletimizce önlendiğini hiç aklımızdan çıkarmamalıyız. Aynı şekilde; bunca vahim yaşanmışlıklara karşın, kimi siyasilerin hâlâ tarikat – cemaat adı altında örgütlenmiş emperyalizm taşeronu bu çağ dışı yapılardan medet ummakta olmalarının anlaşılabilir, bağışlanabilir yanı olmadığını da görmeliyiz.

 

 

Cumhuriyetimiz yüzüncü yaşına, ikinci yüzyılına giderken ona yakışmayacak şekilde, tek kişinin hâkimiyetinde, demokrasiden uzak, haktan, adaletten yoksun bir Türkiye’de yaşıyoruz.

 

Ülkeyi yöneten iktidar, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni maalesef şahsi malı gibi kullanıyor.

 

Buradan Ülkeyi yönetenlere sesleniyoruz!

 

Şu an devleti siz yönetiyor olabilirsiniz, ancak unutmayın ki; sahibi siz değilsiniz!

 

Bu vatan, bu Cumhuriyet tüm talana, sömürüye, adaletsizliğe karşı direnen emekçinin, emeklinin, öğrencinin, akademisyenlerin, sağlık emekçilerinin, öğretmenlerin, çevre ve yaşam savunucularının, madencilerin, cübbeleri ile yerlerde sürüklediğiniz hukukçuların, sanatçıların, ele avuca alamadığınız gençlerin, “askıda ekmek”e muhtaç ettiğiniz, açlık sınırı altında ücrete mahkûm ettiğiniz halkın, göç etmek zorunda bıraktığınız köylünün, ürettiğini satamayan çiftçinindir.

 

Bu Cumhuriyet, halkın haber alma özgürlüğüne engel olmak için kararttığınız ekranlar, verdiğiniz cezalara rağmen Cumhuriyetten yana yayın yapmaktan asla vazgeçmeyen gazetelerin, televizyon kanallarının, basın emekçilerinindir.

 

Adaletin ve demokrasinin kalmadığı ülkemizde, yeniden “Adalet ve Demokrasi” için savaşmak bir insanlık görevidir.

 

Bu insanlık için bir savaştır. Bu, aydınlık ile karanlığın savaşıdır!

 

Bu ilericilik ile gericiliğin savaşıdır!

 

Dostlar; Zordur Aydın olmak, ilerici olmak, Devrimci olmak!

 

Tüm birikimleri gerici gelenekler yığını olan toplumu, asırlarca kula kul olmuş halkı, Cumhuriyet sayesinde eşit yurttaşlar yapmak, demokrasinin, adaletin ve çağdaşlaşmanın gereklerine ulaştırmak için korkusuzca öne çıkarmak, her türlü sömürüden Halkının alın terini korumak; yolsuzluktan bölücülüğe, siyasal İslam’dan mafyaya, silah kaçakçılığından teröre pek çok cephede kavga vermektir.

 

Zordur emekten, eşitlikten,  bağımsızlıktan yana olmak, ağırdır bedeli antiemperyalist olmanın…

 

Cahillerin ferasetine güvenilen’ toplumlarda, dünyanın diğer yerlerinden biraz daha ağırdır gericiliğe, bölücülüğe, vurgunculuğa, hukuksuzluğa, adaletsizliğe ve zulme karşı mücadele etmek.

 

Uğur Mumcu ilk değildi bu ağır bedeli ödeyen, sonda olmadı ne yazık ki.

 

Hangi birini sayalım; Doğan Öz, Bedrettin Cömert, Bedri Karafakioğlu, Abdi İpekçi, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Kaftancıoğlu, Muammer Aksoy, Çetin Emeç, Eşref Bitlis, Turan Dursun, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Necip Hablemitoğlu, Metin Göktepe,  Hrant Dink ve Gaffar Okan…

 

Şimdi her gün siyasi ağızlardan dökülen buyurgan, ayrıştırıcı, şiddet ve tehdit dilinden, toplumun bir kesiminin devamlı hedef gösterilmesinden anlıyoruz ki bu kıyımların sonu gelmeyecek.

 

Dini değerler bir ideoloji aracı olarak halkın bir bölümüne karşı kullanılırken, hem İslâm dinine saygısızlık yapılıyor, hem de Türkiye Cumhuriyeti kuruluş değerlerinden hızla kopartılıyor.

 

Basın özgürlüğü, düşünce, kanaat ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere tüm Anayasal özgürlükler bakan yetkisi seviyesinde kısıtlanmakta, en küçük hak arayışı ‘kafaları ezme’ tehdidiyle cevap bulmaktadır.

 

Hukuk maalesef acımasız ve intikamcı bir silaha dönüşmüştür. Ağzını açan hâkim huzurundadır.  En kullanışlı kelime vatan hainliği, en kullanışlı suçlama teröristliktir artık.

 

Uğur Mumcu Yıllar önce şu ibretlik satırları yazmış;  ’Bir toplum böyle çöker işte! Devletin yerini kaba kuvvet alır, susulur. Yasanın yerini Allah alır, korkulur. Yolsuzluklar, cinayetler birbirini izler, eller kollar bağlanıp götürülür. Vuran vurur, öldüren öldürür ve bütün bunlardan sonra, bir çete gelir ve devleti teslim alır’.

 

Acımız ilk gün ki kadar taze, üzüntümüz derin, öfkemiz ise keskindir. Ancak asla yılgın ve umutsuz değiliz, olmadık, olmayacağız. İşte bu nedenle buradayız.

 

Uğur Mumcu ;‘’Atatürkçü düşünce yenilmedi, yenilmeyecek. Kuvva-i Milliye ruhuna, ulusal onura, Anadolu devrimine, Aydınlanma çağına ve çağdaş özgürlüklere sahip çıkarak güçlenecek’ ’diyordu.

 

Korkaklığın, mazeret üretmenin, yılgınlık ve umutsuzluğa kapılmanın zamanı değildir.

Para yoksa bulunur, Kötülük çoksa yenilir.

 

‘’Yenilmeyen güç odur: Halkın gücüdür; halkın örgütlü gücüdür.’’ İnanın, başaracağız ve kazanacağız!

 

Gereken birlik olmak, çalışmak; laik, çağdaş, tam bağımsızlık Ülkümüze ve kendimize güvenmektir!

Ne diyor Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk; ’Çalışmadan, öğrenmeden, yorulmadan rahat yaşamanın yollarını alışkanlık haline getirmiş milletler; evvela haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini ve daha sonra da istikballerini kaybetmeye mahkûmdurlar’

 

Unutmayacağız, Unutturmayacağız, Umutsuz olmayacağız, Susmayacağız…

 

Faşist sultanın karşısında eğilmeden bükülmeden dimdik duranlar, namuslu kalanlar, dinlenmemek üzere yola çıkanlar, bu savaşın mutlak galibi olacaklardır.

 

Zafer, Atatürk Cumhuriyeti’nin, Atatürk Devrimi’nin, Atatürkçü Düşüncenin olacaktır!

 

Türk halkı değerli aydınlarını yok eden bu cinayetleri ve öldürülen kahramanlarını hiç unutmayacak, bu terör ortamı karşısında asla umutsuzluğa kapılmayacak ve BİR GÜN MUTLAKA, ama mutlaka bu cinayetlerin hesabını soracaktır.

 

Düşünenlerin öldürülmemesi, öldürülenlerin hiç unutulmaması dileğiyle; Uğur Mumcu şahsında bizler, Türk devrimini ve kurucu değerlerimizi savunma mücadelesinde aydınlık güzel günler için mücadele eden, Mücadele ederken katledilen ve bedel ödemek zorunda bırakılan tüm aydınlarımızın, yazarlarımızın, bilim insanlarımızın, gazetecilerimizin önünde saygıyla eğiliyoruz. Ruhları şad olsun…

 

Yine Uğur Mumcu’nun sözleri ile seslenmek istiyorum:

 

“Ben Atatürkçüyüm, ben, cumhuriyetçiyim, ben lâikim, ben antiemperyalistim, ben tam bağımsız Türkiye’den yanayım, ben insan hakları savunucuyum, ben terörün karşısındayım; ben yobazların, hırsızların, vurguncuların, çıkarcıların düşmanıyım. Dün sabaha değin araştırarak yazdığım hiçbir konuyu yalanlayamadınız. Öyleyse vurun, parçalayın. Her parçamdan benim gibiler beni aşacaklar doğacaktır.” diyen Kalpaksız Kuvayi Milliyeci Uğur Mumcu’yu ve diğer demokrasi şehitlerimizi saygı ve özlem ile anıyoruz.

 

Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak, vatan topraklarında Kemalizm’in ışığı hiç sönmeyecek” dedi.

Sitemizde yayınlanan haberlerin telif hakları gazete ve haber kaynaklarına aittir, haberleri kopyalamayınız.

<