Dün keşifteydik!..
Dedemin babası, ulu dedemin taraf olduğu bir dava…
1960’dan beri süren 56 yıllık bir süreç…
Aslında tam Aziz Nesin’lik bir hikaye!..
***
Biz Yörüğüz!..
Birçoğumuz Karakeçili Yörüğü, diğer bir kısmımızda Yeni Osmanlı Yörüğü…
Kayı boyuyuz!..
Büyük ebeler, dedeler bizlere halen daha Domaniç ve Aband’ı yayla olarak anlatırlar…
Osmanlı padişahlarının tamamı Karakeçili Yörüğü olduğu için hep korumuş…
Hani “Diriliş Ertuğrul” dizisi izliyorsunuz ya!.. İşte onlar bizim ulu dedelerimiz!..
734 yıldır Söğüt’te asıl adı “Yörük Bayramı” olan “Ertuğrul Gazi’yi Anma Ve Söğüt Şenlikleri”ne katılırız!..
Ulu dedelerim, ebelerim 1905 yılında eskinin “Aydın Vilayeti”nden buralara göçerek gelmişler!..
Yörüğüz ama okumuşuz da!..
Eskişehir’de kaymakam olan, müftü olan ulu dedelerim var.
Ulu dedelerimizde Süleyman Çavuş, II. Abdulhamid Han’ın bir ziyaret sırasında Alman İmparatoru’na “akrabalarım” diye tanıttığı “Söğüt Alayı”nda görev yapmış…
Halen daha Suriye’de (Halep), Eskişehir, Konya (Cihanbeyli), Hatay, Mersin, Antalya, Muğla, İzmir, Sakarya, Aydın’da birçok bölgede akrabalarımız var!..
Karadeniz Bölgesi’ne son gelen Yörükleriz. Karadeniz’de üç bölgede akrabalarımız var; Samsun 19 Mayıs İlçesi (Yörükler Köyü), Vezirköprü(Öz Yörük Köyü) ve Adapazarı Karasu (Deniz Köyü)…
Samsun’a ilk olarak 13 köklü aile olarak gelmişiz!..
Develer ile Suriye’de tanışan Yörükler göç geleneğini develer ile yapmış ve Samsun’a da develer ile gelmiş…
Bu nedenle bize bu bölgede “Deveci” veya “Deveci Yörükleri” de diyorlar… Aslında Yörük’te deve güreştirenlere “Deveci” denir…
Son büyük göç sonrası binlerce büyükbaş, küçükbaş hayvan ve yüzlerce deve ile gelmişiz.
Parası, hayvanı olan ama yurdu, toprağı olmayan bizler o gün Bafra’ya bağlı olan 19 Mayıs İlçesinin Balık Gölleri bölgesini satın alarak yerleşmişiz ve adını Yörükler koymuşuz.
Göçerliği bir süre yazları Nebiyan Yaylası’na çıkarak devam ettirsek te 1950’lerden sonra tamamen yerleşik hayata geçmişiz…
***
Gelelim mülkiyet sorununa…
Köye yerleşmeden önce bu alanı satın almışız ve öyle yerleşmişiz. Bu satın almaya vesile olan ve yerin sahibini bularak aracı olan kişi ise o dönemde Bafra Kaymakamlığında çalışan yine bir Karakeçili Yörüğü olan kişi!..
Eskinin Osmanlı tapuları ilginç!..
Sınırlar tapuda şöyle geçiyor; “Cenuben (güney tarafı) boğaz, garben (batı tarafı) Ulugöl, şimalen (Kuzey tarafı) Köseoğlu yurdu, şarken (Doğu tarafı) Leb-i Derya”…
29 Ekim 1923 Cumhuriyet ilan edilir.
1927’de bu alan için Cumhuriyet Tapusu çıkartılır!..
1947’de devlet, özel orman vasfı ile sahiplerinden 29.250 liraya hak sahiplerinden satın alır…
Bizler devlet tarafından bankaya yatmasına rağmen bu para asla almamışız…
1950’de göreve gelen “Demokrat Parti – Adnan Menderes” hükümeti döneminde “alınan paraları iade etmek koşuluyla” araziyi geri almışız…
1960’da yapılan darbe ile “Demokrat Parti” dönemi biter ve “Partilerüstü-Askeri Hükümet” göreve gelir…
Hal böyle olunca 1960’da bu alan “burası devletindir” denilerek bizden geri alınır…
Sonrası yargı süreci…
1960’da 3 kişi tarafından “hazine aleyhine tapu tescil davası” açılır…
İlk dava 5 yıl sonra 1965 yılında görülmeye başlanır…
Dava yıllarca sürer…
Alınır- verilir, alınır-verilir böylece uzar gider…
O kadar ki; dava 1992 yılında 19 Mayıs ilçesinde Kadastro mahkemesi kurulunca ilçeye devredildiğinde davacı sayısı satış ve intikaller ile 2 bin kişiyi geçer…
1996’da mahkeme vatandaş lehine karar verir.
1999’da bu kararı Yargıtay bozar…
Tekrar Kadastroda davaya devam ediyor!..
2012’de 19 Mayıs adliyesi kapanır. Bafra, Samsun derken günümüze kadar dava gelir!..
***
Dün bu davanın tarafı olarak keşfe katıldık!..
1960 yılında açılan ve hala devam eden 3 bin 728 hektarlık alanın tapuya tescili için açılan kadastro davasında hak sahipleri olarak bizlerin aldırdığı ihtiyati tedbir kararı üzerine 77 nolu parsel için yeniden bilirkişi incelemesi yapıldı.
Keşifte köylü ve o bölgede sürekli ikamet eden sonradan tapulu yerine ev yaparak ikamet eden yazlıkçı denilen vatandaşlarda katıldı…
56 yıldır süren davada bugün binlerce kişi taraf ve endişe ile bu davanın sonucunu bekliyor!..
Bizler bugün, “sadece hukuk ile çözülemeyen” bu haklı davamızda en temel anayasal hakkımız olan “Adalet”i istiyoruz!..
Çok mu şey istiyoruz acaba?
Hüseyin KURT