Bir insan neden acı çeker? Bir şeylerin yolunda gitmeyeceğini bile bile neden ona katlanır?
Ve her şeyden önemlisi; nefret ettiğinden neden vazgeçemez?
Aslına bakarsanız zavallı insanlarız…
Bitmesini isteyip bir türlü bitiremediğimiz ilişkilerdir bizi üzüp, tüketen.
Ben buna “Kangren olmuş ilişkiler” diyorum.
Günbegün insanın duyguları mosmor kesiliyor.
Bazı gün ise yaşadığın o ana lanetler okuyorsun.
Kimi zaman da yaptığın aptallığa bir ‘kulp’ bulmaya çalışıyorsun.
Ama sonuç; yine aynı yazgı, yine aynı çizgi!
Ta başından beri ne o ilişkiyi bitirebiliyorsun, ne de o ilişkiyi sürdürebiliyorsun.
Neden mi bahsediyorum?
Bir dönem deliler gibi sevdiğimiz adamı ya da kadını terk etmemiz gerekirken, terk edemeyişimizden bahsediyorum.
Yani; ‘ne seninle ne de sensiz’ olabilen ilişkimizden, ‘iki kişilik yalnızlığımızdan’ bahsediyorum…
Bugünlerde çevremdeki çiftlere bakıp duruyorum.
Tövbe billah yaşadıkları ilişkilere anlam verebilmiş değilim!
O çiftlerin birbirlerinden nefret ettikleri o kadar çok aşikar ki…
Adeta birbirlerine ‘laf sokma’ yarışı içindeler.
Ama yine de birlikteler.
Bu nasıl bir sevgi?
Bu nasıl birbirinin içine girmişlik?
Bu nasıl bir bencillik?
Sevgi ve saygı bitmiş ama kırık dökük kalplerin ‘zamklı’ bir hali kalmış orta yerde.
Bir kez daha anladım ki, mosmor olan duygularımızı kendimize saklayıp, mutsuzluğumuzu ve acılarımızı meğerse kalbimize gömüyormuşuz.
SİNAN AKYÜZ