Ne çileler çektin be annem o koca yüreğinle. Ne çileler çekiyorsun hâlâ ve kimbilir daha ne kadar çekeceksin. Kız evladın olsa ayrı bir dert, oğlun olsa apayrı bir dert bu coğrafyalarda. Ölüm hep yanı başında, pamuklara sarıp sarmaladığın o mis kokulu kuzucuğunun. Ya tecavüze uğrayıp daha hayatının baharında canına kıyan Cansel Buse gibi oluyor gidişleri ya da Mehmedim gibi henüz yirmisinde bir hain kurşunla düşüveriyorlar toprağa. Biliyorsun ki bir daha kalkamayacak yavrunun başı yerden. Kollarına koşup ‘anne’ diye haykıramayacak. Sarılamayacak sana. Biliyorsun ki düğününde elini öptürüp, bağrına basamayacaksın o ağzı hâlâ süt kokan kınalı kuzunun. Sevinç gözyaşı dökemeyeceksin torununu kucağına aldığında. Onun yumuk ellerini öpemeyeceksin mesela. Bileceksin ki torunun olamayacak, nine olamayacaksın be annem. Senin şefkatli, sıcacık bağrında hayallere dalamayacak Cansu Buse’n, Özgecan’ın, Ahmet’in, Mehmet’in. Bıraksa o günahkarlar yaşayacak, dal budak verecekler hayata ama olmuyor işte. Olamıyor. Bırakmıyorlar. Yaşatmıyorlar. Ölüyorlar birer birer masumca. Medeniyetler doğuran bu kadim topraklarda kıyıyorlar gençlerimize, gözbebeklerimize. Çilen ne zaman dolacak acaba anacığım ? Ne zaman ? Mezardaki yavruna, sen daha nasıl anne olabileceksin ? O koca yüreğin daha ne kadar büyüyecek acaba?
Birleşin be kardeşim
Ülkemizdeki güzide ve mutluluk verici güzelliklerden olan İf İstanbul’un “!f İstanbul Birleştiriyor” temalı filmini ilk izlediğimde tam anlamıyla tüylerim ürperdi. Dünyanın ve hatta memleketin hali bir dakika içinde ancak bu kadar kısa ve net anlatılabilirdi. İnsan olduğumuza, ayrımın, ayrımcılığın saçmalığına o kadar sade ve basit olarak dem vuruyor ki, unuttuğumuz en temel gerçeği; insan olduğumuz gerçeğini gayet naif bir şekilde haykırıyor bize. Al bu filmi Suriye’de çarpışanlara göster, ortada ne savaş kalır, ne ölüm. Bu filmi düşünüp de yapana, destek olana selam olsun.
Murat Güloğlu’nun kalaminden
Devamını SÖZCÜ‘den okuyabilirsiniz…